mutlu olana
(bkz: deli) gözüyle bakar olduk. toplu taşımada bir tane bile mutlu görünen insan yok. adliyeye yolu düşen zaten mutsuz... yolda gelen geçene göz ucuyla bakıyorum, suratlarında
(bkz: böyle hayatın mına koyayım) ifadesi...
geçenlerde yolda durmuş, arkadaşımı bekliyorum. bi emmi geldi, "aaa tişörtün
* de ne güzelmiş, gazete gibi yav heh heh" dedi. yüzünü görmeniz lazım; nasıl tonton, nasıl güleç. ben bile ister istemez amcanın normal olmadığını düşündüm. tamam size müptezel gibi gülün demiyorum ama somurtkanlığı da bırakın bir kenara yahu.
(bkz: üzüm üzüme baka baka kararır) demiş atalarımız. gülmek de, somurtmak da bulaşıcı.
---
*: geçen hafta olması lazım; millet kazak, mont giyerken ben sadece tişört giyiyordum. ne olur ne olmaz diye çantamda yağmurluğum vardı. hatta beyoğlu'na giderken istasyondaki görevli abi aynen "reis sen böyle üşümüyon mu ya? bak bende içlik var, kazak var aha bi de üstümde bu var" demişti. adama sorunun kendisinde olduğunu söyleyeceğim ama çevreme baktığımda sorun bendeymiş gibi duruyordu, gülüp geçmiştim.